Güney Afrika doğumlu, Berlin’de yaşayan, özgür ruhunu indie folk, caz ve blues’la besleyen şarkıcı ve şarkı sözü yazarı.

Doğduğu Güney Afrika’nın sımsıcak ikliminde, belgesel yapımcısı olan anne-babasının etkisiyle sanatla iç içe bir çocukluk geçirdi. Piyano dersleri alırken, bir başına gitar çalmayı öğrendi. “Ver elini Paris” diyerek sokaklarda ateş dansı performansları sergiledi. Paris ve Amsterdam arasında mekik dokuduğu dönemin ardından, tarih boyunca birçok müzisyen ve sanatçı için kendini yeniden keşfetme noktası olan Berlin’e taşındı. Elinde gitarı ve minik amfisiyle sokaklarda şarkı söylemeye başladı. Folk, blues, caz ve elektronik müzik başta olmak üzere müziğin her türlüsünden aldığı ilhamla 2014’te ilk kısa çaları ‘Momentum’u yayımladı. Kısa çalarda yer alan şarkısı “Fiery Heart, Fiery Mind”, 2015’te Los Angeles Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü’yle dönen ‘Ayanda’ isimli filmde kulakların pasını sildi. TEDx performansıyla büyük plak şirketlerini peşinden koşturdu, ama müziğin bağımsızlığına sonuna kadar inandığı için kendi yolunda devam etti. “Live at Grüner Salon” isimli konser albümünün satışından yarattığı kaynakla 2016’da yayımlanan ilk albümü ‘Orbit’i kaydetti. Matteo Pavesi ve Jian Kellett-Liew yapımcılığında kaydedilen ‘Orbit’le Almanya Eleştirmenlerin Şeçimi Ödülleri'nde En İyi Kadın Sanatçı adaylığı elde etti. En İyi Belgesel Film Oscar’ı başta olmak üzere ödüle boğulan, müzik ve sinema severler için başucu belgeseli haline dönüşen ‘Bir Şarkının Peşinde’de hikâyesini izlediğimiz sanatçı Rodriguez’le turladı. 2017’de yayımladığı kısa çaları ‘Sola’da yer alan şarkısı “She”, belgesel film ‘Bombshell: The Hedy Lamarr Story’ye “En İyi Orijinal Şarkı” dalında Akademi Ödülü aday adaylığı getirdi. Lou’nun vokallerini duyduğumuz Alman tekno prodüktörü Klangkuenstler’in şarkısı “Man On The Moon” bir kulüp hitine dönüştü. 8 Mart 2019’da yayımlanacak yeni albümü ‘Paper Castles’ın turnesi kapsamında, bu güzelim sesi İstanbul'da ilk kez canlı dinleme ayrıcalığını yakalayacağız.

Alice Phoebe Lou konserine erkenden, koşarak gelmenize bir sebep daha! Çocukluklarını geçirdikleri İsrail’den çok uzakta, Berlin’de ilk albümlerini kaydetmek için 2018’de bir araya gelen üç arkadaş, hafif soul müzik ile Akdeniz’in aydınlık melodilerini diskolara taşıyor. Son on yılda müzikleri sayesinde pek çok kıtayı dolaşan, yolculuk hikâyelerini 15 Mart’ta yayımladıkları ilk single’larında anlatan RAS, İstanbul’la selamlaşmak için Salon’da.

Meleksi ve güçlü bir sesle bulutların üstünde gezeceğiniz, kalp atışlarınıza hükmedecek bir indie-folk randevusu. Agnes Obel, Julien Baker ve Angel Olsen seviyorsanız, tam size göre.

Bu etkinlikte 18 yaş sınırı vardır.
#saloniksv #garanticazyeşili

Ayakta 80 TL
Öğrenci 60 TL